Bugün iki önemli gün bir olduğu gün. Miraç Kandili ve Nevruz aynı gün. Ne rastlantı değil mi?
Öyle bir rastlantı ki Nevruz, yaşamın başladığı gün, biz Türklerin, yeniyi başlatma günü, Miraç Kandili ise Allah’a yükseliş ve arınma demektir.
Ne tesadüf ki bu iki önemli gün tam da insanlığın ihtiyacı olduğu anlarda ikiyi bir etmiş.
Yaşam bize milyonlarca yıldır kopyalar bırakarak bu günlere geldi. Kopya çekmeyi bile beceremeyen tembel öğrencileriyiz, Dünyanın.
Yaşadıklarımız yaşandı kim bilir kaç defa ve arkadan gelecek nesilleri için bildiklerini yazıp, taşa toprağa, deriye ne buldularsa ve bize kadar ulaşa bilemeleri amacı ile yazdılar. Biz hikâye diye okuduk ve ders almak yerine yaşayarak öğrenmeyi seçtik.
Neydi öğrenmemiz istenilen. Bir olmak, ayrışmamak. Birimiz hepimiz demeyi öğrenmek. Doğanın yapı taşı birbirine bağlı, bir dizilim içinde akmak. Yani bir zincirin içinde akıp gidiyoruz yaşamda.
Ama bazıları kendilerini o zincirin dışında daha önemli hissediyor ve kendini zincirin dışında zannederek davranıyor. Şimdi öyle zanneden ne kadar çok kişi var dimi. Doğanın, yaşamın zinciri dışındaymış gibi ve kelebeğin kanat çırpışına ihtiyacı olmadığını zannedenler, farenin aç kalması ile kendisin aç kalması arasında minicik bir ara olduğunu, arının balını veremediğinde yaşamın kendisine akamayacağını farkında olmayan ve çıkarları ile yaşayan insanlar.
Bir gün bir ermiş yola çıkmış Yaradan aşkı ile köy köy dolaşıyormuş. Fakat ne yazık ki gittiği köylerde bir olay çıkıyor ve hiç nedensiz yere dayak yiyerek o köyden kaçıyormuş. Yaradan’la sohbet ederken hep soruyormuş, “Ben senin aşkınla yola düştüm ama hep suçsuz yere canım yanıyor, neden? Yaradan, anlayacaksın diye iletiyormuş. ”Yine böyle bir köyden kaçarken öylesine yorgun ve canı da yanarken bir ağaç altı bulmuş, oraya uzanı vermiş, uykuya dalmış. Bir müddet sonra acı ile uyanmış bir karınca yuvasının üstüne yatmış meğerse ve ayağa can havliyle kalkarak yattığı yerdeki karıncaları ayağınla sağa sola savurmaya başlamış ve birden durmuş. Gökyüzüne bakarak, “Anladım Rabbim, anladım demiş. Suç ortaya çıkıyorsa herkes bundan sorumlu, çünkü çıkmasına izin verdim, sustum.” Demiş. Oda ısıran bir küçük karınca için koca karınca yuvasını talan etmişti.
İşte zincir, işte biz. Şimdi bu dua ve güzel niyetler zamanında nasıl dua ve niyet edeceğinizi düşünün.
Sadece sizin bu kaostan çıkmanız yetmiyor. Tek başınıza varlık gösteremezsiniz, sosyal varlıklarız. İçimde gelen şu dur ki; Tüm var oluş için dua edelim. Kurt, kuş, börtü böcek, ağaç, yaprak, çiçek, SU, nefes, gören göz ve idrak edecek bilinçler için dua edin. Biz zaten onların içinde el eleyiz.
Dualar, niyetler birlik bütünlük için OL’sun. Kalplerimiz birbirimiz için atsın. Sağlıkla çarpan her kalp şu anda hasta olan tüm kardeşlerimiz için sağlıkla çarpsın. Tüm sağlıklı ciğerler, hasta ciğerler için nefes alsın. Sağlıklı her beden frekansı, hasta olan her bir bedeni sağlıklı frekansına çeksin. Hep birlikte güçlü ve yıkılmaz olup, dünyayı cennet yapma zamanı.
İris çağ, Altın çağın kapısı sadece bu bilinç çoğaldığında açılacaktır. Miraç gecesi bu kapıyı açma şansı bizlerde… Saygı ve Sevgilerimle…