Sevgili dostlar ilk defa kurgulamış olduğum bu hikayeye başlamadan önce yine şamanlık üzerine küçük bir bilgi vermek istiyorum:
Şamanlık yaşam deneyimidir. Bilinç ve bilinç ötesi kozmik şuur, doğa bilincidir.
Şamanizm diye bir şey yoktur! Bu tanım yanlıştır. Çünkü ortada bir din, bir güce tapma yazılı bir kaynak yoktur… Her şey ritm ve trans halinde gerçekleşir… Yıldızlar, ateş, su, toprak semanın altında bir yolculuk; davulun sesi ile büyülü bir dans başlar sesler, ritmler, rehberler tüm evren o an orada toplanır. Atalar, kuzey, güney, doğu, batı… Kuzeydeki şaman ruhları, güneydeki beyaz buffalo kadını, Anadolu’nun pirleri, ışıkları bu çembere bu akışa şahit olur… Bu aşka, bu dansa, bu şifaya yaşam sanatı denir.
İşte dostlar! Şamanizm sadece bilinen ismi alışkanlıktır… Gerçekte olan; hayat deneyimi yaşam sanatıdır.
Şaman /Kam insanlıkça bilinen en eski şifacı, günümüz modern tüm şifa yöntemlerinin kökeni, bilimin, sanatın, resmin yaratıcısı, kaynağı, ruhudur ve şaman bir sanatçıdır… Alt, üst âleme yolculuk yapan, Ruhlarla iletişim kuran, insanlığa kaynak bilgiyi simgeler ve sembollerle insanlığa aktaran… Bilgelerdir. KAHRAMANDIR…
Bu bilgiyi verdikten sonra sizleri bambaşka bir hikayeye bugün ilk defa kurguladığım benim için de ilk olan bu fanstasik mitolojik hikaye götürmek ve sizle paylaşmak istiyorum …unutmayalım ki günümüzde mitolojik hikayeler sadece hikaye değildir..onlar bilinç altımızdaki tanrılar, korkular, semboler, aşk, haz, sevgidir. Özlemdir. İyilik ve kötülüktür. Işık ve karanlık gibi…..
Dünyaya gelen ilk şaman çok güçlüdür. O; tanrının gücü ile donatılmıştır. Ve günlerden bir gün annesi olmayan küçük bir çocuk şamandan ona bir anne vermesini ister. Şaman küçük çocuğun isteğini kıramaz ne de olsa o güçlü bir şaman ve çocuğun isteği oldukça anlamlıdır. Ve şamanımız bir ceylana yaklaşır, ondan bu çocuğa annelik yapmasını ister ve ceylan hiç düşünmeden kabul eder. Fakat ceylan, ben bir ceylanım onu her zaman koruyamam, onunla her zaman ilgilenemem der; bunun üzerine şaman, ceylanı genç güzel bir kadına çevirir. Ceylan yeni halinden çok mutludur ve birlikte çocuğun yanına giderler. Ceylan kadın çocuğa sarılır ve onu kucağına alır. Çocuk çok mutlu olur, gözleri ışıl ışıl olur, anne kokusunu içine çekmiş ve o an dünyanın en mutlu çocuğu olmuştur…..
Tabi şamanımız bunları yaparken tanrıdan izin almamış buna gerek duymamıştır, ne de olsa çok güçlüdür… Bunu duyan Tanrı habercilerini aşağıya gönderir. Gidin bakın aşağıda neler oluyor!
Haberciler olup bitini tanrıya anlatır. Tanrı bu duruma çok çok sinirlenir ve habercilerinden o annenin canını alıp kendisine getirmelerini söyler… Ve de öyle yaparlar! Annenin canına alan tanrı onun ruhunu bir sandığa kilitler…
Aradan zaman geçer ve çocuk tekrar şamana gelir, gözleri yaşlıdır; annesi kayıptır onu bulmasını, tekrar annesini geri vermesini ister… Şaman bu duruma şaşırır ve biraz da bu duruma üzülür. Şaman anneyi bulmak için alt dünyaya seyahat eder ama orada bulamaz. Orta dünyaya gelir her taşın, her torağın altına bakar fakat sanki yer yarılmış ve anne yok olmuştur…. Bakmadığı tek bir yer kalmıştır… Tanrının yukarıdaki evi…
Ve şaman, bu seyahatinde, haberci ruhlardan, annenin tanrının elinde olduğunu, onu cezalandırdığını, canını alıp bir sandığa kitlendiğini öğrenir… Bunu duyan şaman, tanrının kapısına gider ve tanrı ile konuşur. Anneyi çocuğa götürmesi gerektiğini onu bağışlamasını ister.
Tanrı bunu kabul etmez, üstelik şamanı da bir daha yanına gelmemesi için azarlar ve kovar… Ne de olsa tanrı çok güçlüdür…. Şaman geri dönerken bir an düşünür; inatla, ben bir kahramanım, savaşçıyım gerekiyorsa tanrı ile savaşmalıyım der… Anneyi ne pahasına olursa olsun geri almaya kararlıdır ve tekrar tanrının karşısına geçer ve kozmik okunu çıkarır tanrıya fırlatır, ok tanrının omzuna saplanmıştır. Tanrı şaşkındır, daha hamlesini yapmadan şaman kendini bir kartala çevirir pençeleri ile tanrının gözlerine saldırır. Tanrının bu şoku atmasına yakın Şaman anneyi sandıktan çıkarır ve pençeleri ile tekrar dünya getirir ona ruhundan üfler canı tekrar yerine gelir…….
Bu sırada tanrı o kadar öfkelenmiştir ki yukarıdan ateş toplarını şamana fırlatır, şaman davulunu kalkan yapar ve hiçbir şeklide yara almaz.Ölüm tanrısı bunun üzerine, alt dünyadaki 7 başlı canavarını yer yüzüne, şamanı yok etmesi için emir vermiştir…
Ateş şaman davulunu gök yüzüne kaldırmış, ve haykırarak; ölüm sadece bir oyun, bir ilizyon, gerçek olan aşkın ateşidir. Tüm canavarlar gelsin, ben bugün, bu yıldızlar altında sizlere meydan okuyorum… Ateş yansın, davul çalsın ahenk yaratılsın atalarım beni korusun …. Hey ya hoooo…!
İşte sevgili dostlarım şaman/ kam budur. O doğa üstü güçleri ile donatılmıştır…. Bitkilerle, hayvanlarla, ruhlarla, ateşle ev suyla iletişim halindedir. Onun tek kutsal görevi dünyaya denge getirmektir…
Bu hikâyemde olduğu gibi; içimizdeki şamanı uyandırmalıyız, farkında olmalı, sevgimizi, anlayışımızı, doğamızı, tüm canlıları korumalı ve saygı duymalıyız… nerede bir adaletsizlik varsa, empati yapmalı ve tepki vermek yerine harekete geçmeliyiz…..Sevgi yaşamın özü ve erdemidir…
Hikayemin devamı yakında… 😊