Çevremize yaydığımız enerjinin bir frekans değeri vardır. Bu frekans hayatımızda yaşayacağımız olayları belirler yani kaderimizi oluşturur. Benzer benzeri çeker kanunu.
Peki bu titreşimler neye göre oluşur ?
Genelikle bizim duygusal durumumuz buna sebep olur. Öfkeliyken, alınganken, üzgünken vb. yaydığımız enerji hayatımıza aynı frekansta ki olayları getirir ve istenmeyen bir döngü oluşturur.Duygusal durumu oluşturan da düşüncelerimizdir. Bilinç düzeyinden daha çok bilinçaltının yaratımlarıdır bu düşünceler.
Anne karnından bu yaşınıza kadar duyduklarınız,gördükleriniz,öğrendikleriniz,alışkanlıklarınız,korkularınız,çevresel faktörler,yaşadığınız aile,toplum öğretileri hatta izlediğimiz bir film dahi bilinçaltında kodlamalar oluşturur.
Orada çok büyük, derin fantastik bir dünya var. Bu Dünya tamamen size ait; endişelenecek bir durum yok, istediğiniz zaman beğenmediğiniz bir kalıbı değiştirebilirsiniz, yeniden tasarlayabilirsiniz. Bunun için benim de başka terapistlerin de yaptığı bir çok çalışma var. Önemli olan; kişinin “ben neden aynı şeyleri yaşıyorum ya da neden talihsizim, neden mutsuzum” sorularının altında yatan gerçeği görmesi ve artık bu düşünce yapısından özgürleşmeye karar vermesidir.
En basit yöntem ise dönüştürmek istediklerinizi alışkanlık haline getirmenizdir. Sorun olan düşünce değiştiğinde duygu durumunuz da değişir bu da yaydığınız frekansa yansır. Frekansınız ne kadar güçlenirse o kadar olağan üstü haller yaşarsınız. Hayatınızın idaresi elinizde olur.
Yaptığım araştırmalar ve şahsi deneyimlerimden yola çıkarak her şeyin düşünce gücü ve dolayısıyla frekans olduğunu iddia ediyorum.
Şöyle bir araştırma paylaşayım sizlerle : İnsan bedeninin doğal titreşim düzeyi saniyede ortalama 300 titreşimdir. Dünya işleriyle fazlaca ilgili olan insanlar bu titreşimin altındadırlar. Frekans yani titreşim düzeyi arttıkça kişilerin doğaüstü güçleri de artmaktadır. Şifa verme gücüne sahip olan kişilerin titreşim düzeyleri saniyede ortalama 500 titreşimdir. 800 titreşim seviyesine gelindiğindeyse medyumik güçler ortaya çıkar. 1000 titreşimin üzerinde telepati kanalı gayet akıcı şekilde açıktır. Saniyede 10 bin titreşim seviyesindeki insan astral seyahat yapabilir konuma gelir.
Bizler de şu anda saniyede 300 titreşimle birbirimizi görebiliyoruz ama saniyede 10 bin kez hızla titreşen canlıları göremiyoruz. Onları boyut üstü varlıklar olarak adlandırıyoruz. İçimizden pek azımız yani medyum diye tabir ettiğimiz kişiler onlarla temasa geçebiliyor. Bazen kanal olarak da onlardan gelen bilgileri aldıklarını iddia edebiliyorlar. Titreşim seviyesini saniyede 10 binin çok üzerine çıkartıp zaman mekân mefhumunu aşan insanların da var olduğu biliniyor.
Çok büyük kâhinler bu frekans seviyesinde oldukları için söyledikleri pek çok şey doğru çıkmaktadır. Şifacılar tek bir dokunuşla hastanın hasarlı olan organına en uygun frekansı vererek onu iyileştirebilmektedir. Şifacı ya da bioenerji uzmanı olarak tabir ettiğimiz kişilerin yaptıkları şey özünde kendileri vasıtalarıyla hastaya doğru frekansları vermektir.
Frekanslarla (titreşimlerle) hastalıkları iyileştirmek mümkün! Yaşanılan bir çok paranormal olaylarda bu yayılan titreşimlerden kaynaklı.
Düşük frekansla karşılaşılacak durumlar negatif enerjilerdir.Bunları büyü, musallat, nazar başlıkları altında toplayabiliriz. Hepsinin frekansı düşüktür.
Neden bazı insanlar sürekli bu enerjilere maruz kalır neden bazılarına hiç yanaşmaz?
Halk arasında yıldızı düşük veya yıldızı yüksek denilen şey aslında frekanslardır.Eğer kişi bir şekilde güçlü titreşim yayıyorsa bu enerjiler onu etkilemez fakat düşükse sürekli veya zaman zaman ciddi sıkıntılar yaşar. Daha güçlü enerjilerle irtibat için kişinin enerjisinin/frekansının yüksek olması gerekir.Bunun yolu da duygu ve düşüncelerini kontrolden geçer.Bahsedilen alt boyut varlıklar düşük frekanslardır. Yüksek frekanslı birinin yanında duramaz,titreşimleri çatışır.
Beslenip varlığını devam ettirebilmesi için kendisine yakın frekans seçer. Örneğin kişi kaygılı veya çeşitli korkuları olan biriyse, bu duygu durumu onun frekansını düşürecektir. Kişinin bir takım negatif paranormal olaylar yaşaması ihtimali daha kuvvetlenir.
Yaptığım araştırmalarda bu tip etkilere maruz kalmış kişilerde çokça rastladığım, düşük frekanslı duygu durumu vardır. Büyünün hayatını etkileyeceğine inanan birey hayatında bir defa da olsa büyü ile karşılaşmıştır. Konu tüm bunların gerçekliği değildir.
Bireyin inanarak etkilenme oranını artırmasıdır. Bilinçli ya da bilinçsiz, bu inancı taşıyan kişi farkında olmadan bu tarz enerjilerle aynı frekansa girer ve çekim yasası işlemeye başlar.
İnanç çok ciddi bir alan oluşturur. Kişi inandığı her neyse olumlu ya da olumsuz o inanca uygun titreşim yaratır.Bir süre sonra o frekanstaki benzer normal veya paranormal olaylar ya da kişiler hayatında rol almaya başlar. İnançların oluşmasındaki en büyük sebep yine düşüncedir. Kendi düşüncesi zannettiği şey genelde yaşadığı ortamla oluşmuştur. Özellikle toplumumuzda bu tarz inançlar çok vardır. Çocukluğunuzda etrafınızda birilerinin konuşmuş olması yüksek olasılıktır. Hiçbir şeyi ayırt etmeden kaydeden bilinçaltı, sorgusuz kayıt altına alacaktır.
Maalesef ki genellikle korkuyla eşleşip kayıt oluşturur. Bu hem paranormal olaylardan aşırı korkmaya, hem de bir birine bağlı farklı korkular yaratılmasına sebep olabilir. Bu derecede korkan birinin yaydığı titreşimi düşünün. Sadece hayatına bu tip olayları çekmekle kalmaz aynı frekansta olumsuz bir çok olayı da birlikte yaşar. Birilerini yaşantısını, başarısını için için kıskanan biri kendi mutlu, başarılı veya zengin olduğu an başkasının onu kıskanıp nazar edebileceğini düşünmeye başlar. Bu düşünce kuvvetli bir inanca ve duyguya dönüşür. Yaydığı frekans bu doğrultuda olur ve sonuç çok yüksek ihtimalle böyle bir olayla karşılaşır.
Daha masumlaştırırsak çevresinden ‘ insanlar kıskanç kimse kimsenin mutluluğunu çekemiyor ‘ inancı öğretilen kişide de aynı durum oluşur.
Günümüzde çeşitli seviyelerdeki ruhani varlıklarla irtibatta olduğunu iddia eden insanların sayısının artmasını da ele almak gerekir. Yüksek seviyedeki bazı ruhani varlıklarla irtibat mümkün olabilir tabi. Yine kendi araştırmalarımdan yola çıkarak bunların bir kısmı bilinçli yalan söylüyor. Bir kısmı ciddi psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklı halüsinasyon görüyor, bir kısmı da gerçekten bunu yaşıyor. Bunu yaşayabilmek için kişinin frekansının yüksek olması gerekir. Fakat her üç durumda da, özellikle şarlatan ve psikolojik hasta olanının etrafında ciddi sayılarda insanlar birikmeye başlıyor. Çünkü bu kişiler bu doğrultuda güçlü bir titreşim yayar ve daha düşük enerjili olan insanlar bu enerji ağına takılır hatta o enerjiden beslenmeye başlar ve genelde kolay kolay o kişiden kopamaz.
Konuyu toparlayacak olursak olumlu ya da olumsuz tüm bu paranormal olayları yaşamak mümkün. Bunu kendi lehinize çevirmenizde mümkün. Tam tersi hayatınızı çekilmez hale getirmeniz de mümkün. Yazının başında belirtiğim gibi düşünce yapınızı değiştirirseniz frekansınız da değişecektir. Bunun mümkün olduğunu kendi çalışmalarımdan biliyorum.
Bugüne kadar yaptığım enerji/frekans yükseltme bilinçaltını yeniden kodlama çalışmaları iyi neticelendi. Bu çalışmalar da bunun mümkün olduğunun ispatıdır. İmkansız diye bir şey yoktur.
Hasina Koç