Fenerbahçe – Konyaspor Torku ile bu akşam şampiyonluk maçına çıkacak desek yanlış olmayacaktır. Sarı Lacivertli ekip bugün Konya’yı yendiği takdirde en yakın rakibi ile arasındaki puan farkı 10’a çıkacak ve bitime 16 hafta kala çok büyük bir çöküş yaşamadığı takdirde uzak puan farkı ile şampiyon olacak gibi gözüküyor. Tabii ki bunda ezeli rakiplerinin payı büyük.
Galatasaray – Gaziantepspor karşısında o kadar ne yaptığını bilmez bir haldeydi ki daha maçın ikinci dakikasında puan kaybı belliydi. Ben Galatasaray’daki kan kaybını ve lige erken havlu atışın sebebini Roberto Mancini’ye bağlamaktayım. Lakin, bu kendisi kötü bir teknik direktör olduğu için değil, Türkiye için çok çok yanlış bir tercih olmasıdır.
Zamanında Beşiktaş’ın Del Bosque, Fenerbahçe’nin Luis Aragones ile yaptığı gibi saçma bir hamle idi Mancini’nin gelmesi. Eğer siz hakikaten ‘’sistem’’ kurmak, futbol takımınızı bu sisteme göre oynatmak istiyor ve kadronuzu uzun vadede buna göre şekillendirmek istiyorsanız Türkiye Ligi size göre değil. Burada kaos futbolu, çoklu hücum işe yarar. Ayağa kısa toplar ve savunma anlayışlı futbolu benimserseniz kaos futbolu oynayan rakipleriniz size uzak puan takarak şampiyon olur.
Ekşi sözlük ağzı ile bakınız vermek gerekirse (bkz: aykut kocaman döneminde Fenerbahçe). Avrupa’da başarı var ama ligde Galatasaray çok rahat şampiyon oldu 2 sene. Şimdi ise roller değişti. Galatasaray Mancini ile Aykut Kocaman’lı Fenerbahçe anlayışını benimsedi, Ersun Yanal ise zaman zaman 4 forvet ile Akıncı Ordusu gibi saldırarak rakiplerini gole boğdu.
Mancini daha Türkiye topraklarına adam attıktan birkaç gün sonra ‘’takımımın defansif anlayışını değiştirmemiz lazım, çok gol yiyoruz’’ tadında bir demeç verdi. Doğrudur. Galatasaray çok gol yiyordu ancak genelde daha fazlasını atarak bir şekilde Türkiye ligini sonuna kadar kovalayabiliyordu. Şimdi ise Fatih Terim’in rakibini korkutan ‘300 SPARTALI’ kimliğinden ‘’Ne yaptığını bilmeyen 11 ayyaş’’ kimliğine doğru bir transformasyon süreci izliyoruz. Siz Türk futbolcusuna 25-26 yaşından sonra ‘taktik diziliş’ ve ‘sistem’ öğretmeye kalkarsanız oyuncular kafasına huni geçirmiş deli gibi dolaşır normal olarak. Adına ister akılsızlık, ister cahillik, isterse beceriksizlik diyelim ama durum bu.
Ünal Aysal’ın yöneticilik hayatındaki en ciddi yanlış olacak muhtemelen Mancini tercihi. Siz son 2 seneyi şampiyon bitirmiş, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynamanıza rağmen kadronuzu korumayı başarabilmiş bir takımsanız, ara transferde 3-5 topçu almanız demek ciddi sıkıntılarınız olduğu ve işleyen tekerin artık tamamen çomak vasıtasıyla araçtan kopup gittiğini gösterir.
Mancini’ye kötü hoca dersem Allah çarpar fakat Mancini paralı takım hocasıdır. Öyle Bruma’lar, AlexTelles’ler ile takım emanet adam değildir Mancini. City’ye iki senede 400 milyon Euro (Galatasaray’ın toplam bedelinin 4 katı) harcatıp Şampiyon olmuş bir İtalyan’dır. Bir örnek vermem gerekirse; Edin Dzeko, SergioAgüero, Carlos Tevez, David Silva, Samir Nasri, James Milner ve Yaya Toure gibi dünyanın en iyi hücumcularından kurulu bir takıma (Milner hariç) 2011/2012 sezonunda oynanılan bütün maçlarda 66 gol attırabilmiştir Mancini. Bugün ise aynı City 22 Premier Lig maçını tamamlamasına rağmen (16 maç eksiği var) şimdiden 62 gole ulaşmış durumda J
Bu verileri göz önünde bulundurursanız Mancini’nin Türk futbolu formatına tamamen kel alaka duran bir adam olduğunu görebilirsiniz. Kişisel fikrimi soracak olursanız, Galatasaray taraftarına sabır diliyorum. Sağlam kontrata sahip Mancini çok ciddi tazminat alıp gidecektir buradan. Yeni bir DelBosque vakası kaçınılmaz.
Trabzonspor – Beşiktaş maçı için futbol olarak söylenebilecek çok fazla şey yok. Emre’yi tebrik etmek için maça değinmek istedim. Kendisinin kaç yaşında olduğunu bilmiyordum, 18-19 yaşında zannettiğim için Twitter’dan ‘’bu çocuk buralarda çok durmaz’’ diye tweet atma gafletine düştük. Arkadaşlar uyardı. 24 yaşındaymış. Ne kadar yazık. Bu kadar geç keşfedilen, ayağı sağlam, futbolu zekası ile oynayan bu çocuk ancak bu sene patlayabilmiş. Büyük kayıp. Umarım geç keşfedilen Emre bundan sonra çalışmaya devam eder ve daha iyi yerlere gelir.
Bir iki cümlede Trabzonspor seyircisine edelim. Bu insanlar hakikaten akıllanmayacak. Ne zaman maçı bırakıp toplu halde Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe ile uğraşmaya başladılar takımları maça olan tüm konsantrasyonunu yitirdi. 10 dakika sonrada golü kalelerinde gördüler. Çok barizdi. Trabzonspor’un en büyük sorunu yönetimi ve taraftarıdır. Eğer İstanbul Belediye gibi taraftarsız bir kulüp olsaydı, Trabzonspor’un bugüne kadar çok daha iyi yerlerde olması kaçınılmaz olurdu. Bu taraftarla bu kadar…
Sayın Mustafa Reşit Akçay’a da hatırlatalım. Demokrasiyi çok yanlış anlamış. Trabzonspor taraftarının iğrenç tezahüratlarına ‘’taraftar kendilerine yapılan haksızlığı protesto etmek için demokratik haklarını kullanıyor’’ demek yakışmadı. Küfür etmek demokratik haksa Sosyoloji ve Genel Görgü Kurallarını baştan yazmamız lazım. Talihsiz olmuş bu açıklama.
Son olarak Christoph Daum’dan yine bir devre arasında müthiş isabetli bir transfer gelmiş ve artık hiç şaşırtıcı olmadığı şekilde yine bir Brezilya’lı. AtleticoParanense’den kiralanan Fernandao bu ligde çok iş yapar. Umarım sezon sonu bonservisi ile birlikte alınır ve kalır buralarda. Zaten gol kısırlığı çeken lige keyif vereceği kesin.
Herkese iyi haftalar diliyorum. Fenerbahçe – Konyaspor maçına Salı ya da Çarşamba günü değinmeye çalışacağım.
Süleyman BERK
Süleyman@josephintavugu