Tarihin en pahalı kadrosu kurulmuş, dünya futboluna damga vurmuş Luis Nani – Robin Van Persie gibi yıldız isimler alınmış, kombine satışları 3 Temmuz 2011 döneminden bu yana tavan yapmış, geçen yıl forma sponsoru bile olmayan takım bu yıl sponsor olarak 4 firma ile anlaşmış, stadın ismi ciddi bir miktar karşılığında ülkenin en büyük holdinglerinden birine verilmiş, Yandex gibi Doğu Avrupa’nın Google dan bile fazla kullanılan arama motorlarından biri ile tarihte görülmemiş ciddi bir anlaşma imzalanmış, sözde şike davasının seyri beklenildiği gibi iyi bir yola girmiş ama bunca olumlu futbol dışı faktörün yaşandığı ortamda an itibarı ile futbol olarak ‘’tam fecaat’’ diyebileceğimiz bir Fenerbahçe izliyoruz ve izlerken 30 dakikalık periyodlar harici gözlerimiz kanıyor. Yazık.
Dün oynanan Akhisar karşılaşması da gösterdi ki Fenerbahçe 11’inci resmi futbol müsabakasında da Temmuz sonundan beri oynadığı futbolun üzerine gram koyamamış. Bu kadar büyük beklentiler olan bir futbol takımı eğer bu denli berbat bir performans ortaya koyuyorsa bunun sorumlusu dünyanın neresine giderseniz gidin takımın teknik direktörüdür ve fatura ona kesilir. Maalesef Vitor Pereira da bu sonuca ulaşabilmek için futbol otoritelerine gerekli doneleri fazlasıyla verdi.
Takımın yıldız futbolcusu Robin Van Persie ile olan husumetini iki haftadır çözemeyip bu mevcut krizi yönetmeyi başaramadı ve takımın en büyük kozunu hala kazanamadı. Hollandalı oyuncunun dün oynanan maçta yedek kulübesindeki tavırları kesinlikle kabul edilebilir değil ancak benim futbolda bildiğim bir kural varsa iyi ve akıllı bir teknik adam futbolcularıyla kavga etmez. Futbolcu ile kavga ederseniz takım içinde birlik ve senkronizasyon yakalayamazsınız. Takım için gruplaşmalar ve karamsarlıklar meydana gelir ki bundan sonra işin önünü alamazsınız. Umarım Pererira bundan sonraki süreçte bu sorunu çözer ve egosuna yenik düşmez. Aksi taktirde bu sezon transfere 70 milyon Euro gibi ciddi bir meblağ harcamış takımı şampiyonluktan edecektir ki şampiyon olamadığı taktirde ne yönetim, ne teknik direktör ne de futbolcular bu yükün altından kalkabilir.
İşin taktikse kısmını baz aldığımızda ise Vitor Pereira’nın skandal kararlarını görüyoruz. Hoca daha 4-4-2 mi 4-2-3-1 mi yoksa 4-1-3-2 mi oynayacağını anlayamamış. 11 resmi maç oynamış bir takım hala taktiksel düzenini oturtamamış ve 90 dakika boyuncu 2-3 tane farklı diziliş ile oynuyorsa futbolculardan alınabilecek verim minimum seviyede kalacaktır, kalıyor da. Kaldı ki, Fenerbahçe gibi özellikle iç sahada kendisine oranla çok cüzi bütçelerle kurulmuş Anadolu takımlarına karşı baskı kurmalıdır. Pereira gibi skor 2-0 dan 2-1’e geldi diye ortasahanın hücum gücünü yaptığınız değişikliklerle ürkek bir Anadolu kulübü antrenörüne çevirirseniz rakibin size gollere atacağı aşikardır.
Büyük takımlar gol yediği zaman skoru korumaya yönelmemeli, aksine hücum oyuncuları ve kanat bindirmeleri ile skoru açmaya yönelik oynamalıdır. Celtic maçında skor nasıl 2-0 olduğunda takım birden bire gol atması gerektiğini idrak edince nasıl bir baskı kurulduysa özellikle iç saha maçlarında Fenerbahçe skora bakmadan sürekli hücum etmeyi düşünmelidir. Zaten bunun aksini tribündeki taraftar kabul etmez ve yanpas-geri pas yapıp garanti oynamaya çalışan oyuncuları haklı olarak dün akşam olduğu gibi protesto eder.
Sonuç olarak takımın doğru yolda olduğunu söyleyen eleştirmenlere ve futbolseverlere ben katılmıyorum. Takım birkaç hafta daha böyle saçma sapan ve ne oynadığı belli olmayan bir şekilde devam ederse Aziz Yıldırım’ın ‘’sezon içi hoca değiştirmem’’ politikası da rafa kaldırılıp en kısa sürede yeni ve bir ekol sahibi olan teknik direktörlere yönelinmelidir. Ben kendi adıma Portekizli teknik adama milli maç arasından sonra 2-3 hafta daha şans vereceğim. Beklediğim parıltıyı göremediğim takdirde geçtiğimiz yıllarda Arap İsmail Kartal hocama yaptığım muameleyi kendisine yapmak için oldukça geçerli nedenlerim olacak.
Şimdilik sabrın sonunun pek selamet olacağını düşünmüyorum.
İyi Haftalar Dilerim.
Ayaz.