-…”SAMSUN’A ÇIKTIĞIMDA ÜLKENİN DURUMU ÇOK KÖTÜYDÜ!”
Çerkez Ethem ve Demirci Efe çeteleri batıda YUNAN ‘a karşı harekete geçmemişlerdi. YUNAN yürüyüşünü aksatıcı bir dayatma henüz yoktu. İTALYAN ‘lar Konya’ya, Antalya’ya Akşehir, Fethiye, Afyon, Marmaris, Burdur, Bodrum, Milas, Bucak ve Kuşadası’na asker çıkarmışlardı. Sanki barış olmuş da nüfuz bölgelerinde iş görmeğe sıra gelmiş gibi Antalya-Burdur-Bolvadin demiryolu için uzmanlar ilk çalışmalarına başlamışlardı. FRANSIZLAR, Kilikya ve güney bölgelerimize yerleşiyordu.
RUMLAR, oransız azınlıklarına rağmen Sivas vilayetinin Amasya ve Tokat gibi sancaklarında bile yirmi bir çete ile harekete geçmişlerdi.
Amaç:
Güvenlik olmadığını göstermek ve müdahale bahanesi yaratmak. İNGİLİZ Subayları ile o kadar sıkı ilişkileri var ki, HAVZA ‘da ki alay Komutanı bir Taburla haydutları yakalamak için bir köyü abluka edince, hemen MERZİFON ‘dan otomobilleri ile gelen İNGİLİZ Subayları müdahale edebiliyorlardı.
-… “ İSTANBUL HÜKÜMETİNİN KAYMAKAMI DA RUM MARGERİT EFENDİ, BAĞIMSIZ PONTUS HÜKÜMETİ KURMA KIŞKIRTICILIĞI ALABİLDİĞİNCE SÜRÜYOR.” RUSYA ‘DA Kİ BÜTÜN RUMLARI GETİRİP KIYI VE HİNTERLANDI BÖLGESİNE YERLEŞTİRMEK İSTEDİKLERİNİ GÖREN TÜRK HALKI DA AYAKLANMIŞ. BİR SÜRÜ ÇETE DE ONLARDAN.”
Doğu’da ‘BREST LITOVSK’ antlaşması ile aldığımız üç vilayeti geri verdik:
“KARS ve SARIKAMIŞ ‘ta ON BİN ERMENİ ASKERİ TOPLANDIĞI HABERİ VAR. ARKALARINDA BATUM’A GİREN İNGİLİZLER, İKİ ERMENİ SUBAYI ERMENİ KUVVETLERİNİN BAŞINDA NAHÇIVAN VE ÇEVRESİNDEKİ TÜRK KÖYLERİNİ ALMIŞLAR. FRANSIZ CUMHURBAŞKANI, ERMENİ LİDERİ BOGOS NOBAS PAŞA ARACILIĞI İLE ERMENİ GENERALİ ANTRAN’I KABUL ETMİŞ. ERMENİSTAN DAVACILARININ HAYSLLERİ GENİŞ: YEDİ İLİMİZİ ALIP KİLİKYA’YA KADAR UZANMAK!”
İNGİLİZLER, Van, Bitlis, Diyarbakır ve Musul illerindeki KÜRTLER ‘i kışkırtmakta, İSTANBUL ‘da bir dernekleri ve gazeteleri var. BABANOĞULLARI ve ABDULLAH CEVDET gibi OSMANLI aydınları işin içinde. ‘HÜRRİYET VE İTİLAF, KÜRTLER’E OTONOMİ VERME YOLUNDA BİR PROTOKOL İMZALAMIŞ.’
Hiç biri gizli de değil.
-…”ANADOLU’NUN ORTASINDA, BELKİDE DENİZ YOLU BİLE OLMAYAN BİR BEYLİK OLARAK KALACAĞIZ.”
BANDIRMA VAPURU 19 MAYIS 1919, Pazartesi sabahı saat 06.00’da direğine ‘ORDU KUMANDANLIĞI’ bayrağı çekilmiş olarak SAMSUN limanına demirledi. Bir yandan kenti seyredip bizi almaya gelecek motoru bekliyoruz. Bir yandan da ‘FENERBURNU’NDAN ANSIZIN ÇIKIVERECEK BİR İNGİLİZ TORPİDOSU KORKUSUNU YAŞIYORUZ.’
-…”NİHAYET GEMİYE BİR MOTOR YANAŞTI.”
SAMSUN ‘da ki Tümenden Binbaşı Mahmut Ekrem Bey bizleri almaya gelmişti.
Kaptanla helalleşerek hemen motora atladım, sonra bütün arkadaşlar bindi. Biraz sonra KARADENİZ ‘in tuzlu suları ile ıslanmış iskele tahtalarının üzerindeydik. Gelişimizi iskelenin önünde bekleyen birkaç memurdan başka hiç kimse görmüşe benzemiyordu.
Tüm arkadaşlar iskeleye çıktıktan sonra:
-…”HAYDİ, ARKADAŞLAR DEDİM. ARTIK KARADA BİZE ÖLÜM YOK.
Uzun tahta iskeleden ayrılıp da ilk kez SAMSUN topraklarına ayağımız değdiğinde, Askeri bir bando bir asker marşı çalarak gümbürdemeye başladı. SAMSUN Sancak Başkanı Ethem Bey, Askeri Kumandan, Belediye Başkanı, Polis Müdürü Refik Bey (KORALTAN) ile Hükümet ve kentin ileri gelenleri sırasıyla ellerimizi sıktılar. SAMSUN halkının ise bizimle ilgilendiği yoktu.
Sahile yakın ‘MINTIKA PALAS’ bize ayrılmıştı. Hemen yerleştik. Soyunup dökündük, yıkandık ve elden geldiğince dinlenmeye çalıştık. İlk iş olarak Anneme bir telgraf çekerek ‘SAĞ SALİM SAMSUN’A ULAŞTIĞIMI BİLDİRDİM.’
Bir saat kadar geçti geçmedi, emir erim Halit koşarak odama geldi.
-…”NE VAR HALİT?
—“TORPİDO GELMİŞ PAŞAM.”
-…”HANGİ TORPİDO ÇOCUK?”
—“ZAHAR SİZİ YAKALAMAK İSTEYEN TORPİDO!”
Dürbünü alarak balkona koştum. Gerçekten de kıçında kocaman bir İNGİLİZ bayrağı görünen bir savaş gemisi, SAMSUN limanına demir atıyordu. Karada tutuklanma korkusuna kapılan kimi arkadaşlara böyle bir şeyin olmayacağını anlattım. Ancak durum kritikti. Kentte küçük İNGİLİZ kuvvetinin yanı sıra evlere gizlenmiş silahlı PONTUS ÇETELERİ ve henüz hiçbir şeyden haberi olmayan kaygusuz bir TÜRK kalabalığı vardı. Ufak bir kahvaltı yapıp hükümet dairesine gittik.
GÖRSEL: ATATÜRK’ÜN 19 MAYIS 1919 SAMSUNA İLK GELİŞLERİNDE BELEDİYEDE OTURDUKLARI KOLTUKTUR.
Sancak Başkanı Ethem Bey bizi odasına aldı. TÜRK-RUM kavgası üzerine sorduklarıma hiç de TÜRK ‘leri kayırmayarak yanıtlar verdi. Ethem Bey tam anlamıyla eskimiş bir memurdu. SAMSUN gibi önemli bir yerde bu adamın zararlı olacağını düşündüğümden hemen İSTANBUL ‘a bir yazı yazarak Dâhiliye Nazırı Mehmet Ali Bey ’den onun yerine daha genç birinin gönderilmesini istedim.
İlk düşündüğüm;
Ülkemizde güvenliğin bozulmadan korunmasına kendi araçlarımızla gücümüzün yeteceğini göstermek oldu. Aslında CANİK SANCAĞI ‘nın özel durumu da bu alanda en çabuk ve etkili davranışları gerektiriyordu.
Gerçekten, ‘ATİNA’DAKİ VE İSTANBUL’DAKİ KOMİTELERİ BESLEYEN VE RUMLARIN EGEMENLİĞİNİ, MÜSLÜMANLARIN TUTSAKLIĞINI AMAÇ EDİNEN BİR PONTUS HÜKÜMETİ KURMA İSTEĞİ, KARADENİZ KIYILARI İLE AMASYA VE TOKAT ÇEVRELERİNDE YERLEŞMİŞ OSMANLI RUMLARININ HAYALLERİNİ ÇILGINCA BÜRÜMÜŞTÜ.’
Zamanında alınan önlemlerle başarılı sonuçlar elde edildi. Ama alınan bu önlem ve elde edilen sonuçlar ancak buraları kapsayabiliyordu.
Çalışmaların güven içinde yürüyebilmesi için önce en yakın Askeri Birliğin bizden yana olması gerekiyordu. Ama ‘SAMSUN’DAKİ 15. TÜMEN KOMUTANI BENİM DÜŞÜNCELERİME KARŞI DÜŞÜNCELER TAŞIYORDU. ‘
GÖRSEL: Refet BELE (1881-1963)
Benimle beraber, SİVAS KOLORDU KOMUTANLIĞI İÇİN GELEN ALBAY REFET PAŞA’YI (BELE) TÜMEN KOMUTANLIĞINA GETİRDİM.
Böylece SAMSUN, artık bizim denetimimizde sayılırdı. SAMSUN ‘da ki ilgili kişileri yoklamaya çalıştım. Polis Müdürü Refik Bey’le Hükümet Doktoru tam aradığım kişilerdi. ‘PONTUS TEHLİKESİNE KARŞI’ bir örgüt kurmaya çalışıyor ve MÜDAFAA-İ HUKUK DERNEĞİ ‘ni destekliyorlardı. Refik Bey ve arkadaşları benim de istedikleri gibi çıkmama çok sevinmişlerdi ve SAMSUN da yanımdan hiç ayrılmadılar.
-…”ARTIK AÇIKTAN AÇIĞA ULUSAL KURTULUŞ PROPAGANDASINA BAŞLADIM. OK YAYDAN ÇIKMIŞTI, BÜTÜN ARKADAŞLAR BENİM GİBİ İNANÇLA KARŞILARINDAKİLERE UMUT AŞILAMAYA ÇALIŞIYORLARDI.”
Değerli okurlarım MUSTAFA KEMAL ‘in 19 MAYIS 1919 ‘da SAMSUN ‘a gidiş ve çıkış sürecini kendi ağzından aktarımını hep birlikte okuduk . Sizlerin ve kendi adıma İbrahim KARAKAŞ- Gülnur AKSOP ‘a sonsuz teşekkürlerimi sunarım. KAYNAK: ATATÜRK ATAÜTRK’Ü ANLATIYOR -II- ULUSAL GİZ S:8/11
-…”NİHAYET GEMİYE BİR MOTOR YANAŞTI.”
Tüm arkadaşlarla iskeleye çıktıktan sonra:
-…”HAYDİ, ARKADAŞLAR DEDİM. ARTIK KARADA BİZE ÖLÜM YOK.
Üçüncü Kolordu Kumandanı Miralay Refet Bey, Müfettişlik Kurmay Başkanı Miralay Kazım Bey, Kurmay Başkan Vekili Kaymakam Mehmet Aziz Bey, Birinci Şube Müdürü Binbaşı Hüsrev Bey, Topçu Kumandanı Binbaşı Kemal Bey, Miralay Doktor İbrahim Bey, Binbaşı Doktor Refik Bey, Başyaver Yüzbaşı Cevad Bey, Yüzbaşı Mümtaz Bey, Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey, Yüzbaşı Ali Şevket Bey, Yüzbaşı Mustafa Bey, Üsteğmen Hayati Bey, Üsteğmen Abdullah Bey, Üsteğmen Hikmet Bey, Asteğmen Muzaffer Bey, Şifre Kâtibi Faik Bey, Şifre Mülhakı Memduh Bey.
BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALIN. EKSİKLİKLER BENİM, FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR…
Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.