Mısır’ın Büyük Sfenks’i, bedeni çömelmiş bir aslan, başı ise bir kraliyet başlığı takmış bir insandır. Napolyon ve adamları Sfenks’i 18. yüzyılın başında gördüklerinde, anıtın sadece başı ve omuzları çöl kumlarının üstündedir. Bu yüzden, sonraki yüzyıl boyunca Sfenks hep böyle resmedilmiş ve bu şekilde bilinmiştir. Onun devasa ölçülerini (73 m uzunluğunda 19,8 m yüksekliğinde) ve biçimini ve de kadim tarihçilerin yazdıklarını doğrulayan şeyi ortaya çıkartmak için tekrar tekrar yapılan sistematik kazılar gerekmiştir.
Bu, doğal bir kayadan bazı dev eller tarafından yontulmuş tek parçadan oluşan bir heykeldir. 1816-1818 yılları arasında Sfenks’in sadece gövdesinin büyük bir kısmını ve önde uzanan pençelerini değil, ayrıca tam önünde inşa edilmiş tapınakları, mabetleri sunakları ve stelaları gün ışığına çıkaran kişi, İtalyan Mısır bilimci Giovanni Battista Caviglia olmuştur.
Sfenks’in Firavun Kefren zamanında İkinci Piramitle birlikte inşa edildiği varsayılmaktadır. Böylelikle Sfenks’in yapılışı Dördüncü Hanedanlık (MÖ 2723 – 2563) döneminde gerçekleşmiş ve dolayısıyla da Sfenks’in yüzü Firavun Kefren’e aittir gibi bir görüş benimsenmiştir. Bu fikir herhangi bir gerçek temelden yoksundur ancak yine de ders kitaplarında bu şekilde geçer.
Sfenks’le ilgili akla gelmesi muhtemel birkaç soru:
*Sfenks gerçekten 5000 yıllık mıdır yoksa daha eski midir?
*Sfenks’i söylenildiği gibi bir firavun mu yapmıştır?
*Yapmadıysa ne zaman ve kimler tarafından dikilmiştir? Ve ne amaçla?
*Kimin suretini taşımaktadır? Ve niçin oradadır da başka bir yerde değildir?
***Bu soruların cevaplarını merak edenlere bu yazı Seç Haber için yazıldı.
“Sfenks Kaç Yaşında” adıyla yapılan münazara
Amerikan Bilimde İlerleme Birliği Şubat 1992’de Chicago’da düzenlenen toplantısının bir oturumunu “Sfenks Kaç Yaşında?” Sorusunun tartışıldığı münazaraya ayırmıştı. Bir tarafta Sfenks’in yaşının bilinenden çok daha fazla olduğunu savunan Boston Üniversitesinden Jeolog Dr. Robert Schoch ve Houston’lu bir jeofizikçi olan Dr. Thomas Dobecki, diğer tarafta ana akım bilimin temsilcileri olarak Chicago Üniversitesinden Mark Lehner ve Louisville Üniversitesinden K. L. Gauri bulunmaktaydı.
Dr. Schoch, Sfenks ve katmanları üstünde yapılan meteorolojik incelemeyle bu heykelin firavun hanedanlarından çok zaman önce orada bulunan doğal bir kayadan oyulmuş olduğunu gösterdi. Araştırma yöntemleri Dr. Dobecki tarafından toprak yüzeyi altındaki kayaların sismik taramasını; New Yorklu Mısır bilimci Anthony West’in çalışmalarını; Sfenks üzerinde ve çevresinde aşınma ve su yüksekliğini gösteren işaretlerin incelenmesini içermekteydi. Yağış miktarına bağlı aşınma, Dr Schoch’a göre Mısır ikliminin daha nemli olduğu M.Ö. 10000 ile M.Ö. 5000 arasındaki bir dönemi işaret etmekteydi.
Ana akım bilgiyi temsil eden bilim adamları ise bu verileri kabul ediyor ancak koskoca bir Mısır tarihinin, aşınma grafikleri gibi tek bir fenomene dayanarak yıkılmasına karşı çıkıyorlardı. Kanıtların geçersizliğini savunan bu ekibin son savı ise M.Ö. 10000 ile M.Ö. 5000 arasındaki dönemde Sfenks’i yontacak kadar gelişmiş bir uygarlığın olmaması oldu. Dr Lehner son olarak “O çağda insanlar avcı ve toplayıcılardı, şehirler inşa etmediler.” diyerek münazaraya son verdi.
O dönem hararetle tartışılan bu konuyla ilgili Los Angeles Times gazetesine konuşan California Üniversitesinden arkeolog Dr. Carol Redmount konuyu şöyle özetliyordu: “Sfenks bilinen tarihli diğer Mısır anıtlarından çok daha ileri bir teknolojiyle oluşturulmuştur. O bölgenin insanlarının böyle bir yapıyı binlerce yıl daha öncesinde inşa etmek için ne yeterli teknolojisi, ne idareci kurumları ne de iradeleri vardır.”
Kısaca Sfenks’in yaşının çok daha eski olduğunu savunanlara karşı ana akım bilimcilerin savundukları tek görüş o dönem insanlarının bu kadar muhteşem bir eseri yapamayacaklarıydı. Bizlere göre iki görüş de doğrudur. Burada eksik olan şey ise yeni bir değişkendir. Yazının sonunda vereceğimiz bu değişkenden önce Sfenks ile ilgili başka bir kanıta bakalım:
Envanterler Stelasına…
Tarihi değiştirecek buluş; Envanterler Stelası
Auguste Mariette tarafından 1850’lerde Büyük Piramit yakınlarındaki İsis Tapınağı’nın kalıntılarında bulunan bir kireç taşı stelası Sfenks ile ilgilidir.
Bu stela Keops/Khufu’nun, İsis Tapınağı’nın içinde bulduğu tanrı amblemlerinin ve imgelerinin restore ettirişini anmak amacıyla kendi kendini övdüğü bir anıttır. Açılış dizeleri hataya yer bırakmayacak şekilde Khufu’yu kartuşuyla tanımlar:
Şimdi gelelim ilginç olan konuya: Halen Kahire Müzesinde bulunan bu steladaki yazıya göre, Khufu sahneye çıktığında Büyük Piramit çoktan oradadır ve hanımı da, Tanrıça İsis’tir. Yani Büyük Piramit Khufu’ya değil bu tanrıçaya aittir. Dahası, Kefren’e atfedilen ikinci piramit ve Sfenks, çoktan şu anki konumundadır. Yazının devamı, Sfenks’in konumunu doğru biçimde belirler ve bir kısmının yıldırım çarpması yüzünden tahrip olduğunu kayda geçirmiştir; bugün bile görülebilen bir tahribattır bu. Kısaca bu stela, Khufu yani Keops firavun olduğunda Büyük Piramit ve Sfenks’in zaten orada olduğunu söylemektedir.
Yazıttaki her şey bilinen gerçeklerle uyuşmaktadır ve sonradan anılmaya başladığı adıyla “Envanterler Stelası” sahiciliğin tüm işaretlerini taşımaktadır. Ancak koca bir tarihi değiştirmek istemeyen bilim dünyası bu yazıtın sahte olduğunu kabul etmiştir. Bunun nedeni ise on yıl kadar önce Albay Vyse olarak tanınan bir İngiliz’in Piramitlerin adıyla oynaması ve üç büyük piramidi Keops, Kefren ve Menkara’ya atfetmesidir.
Bu sahtekârlık hakkında detaylı bilgi isteyenler aşağıdaki videoyu izleyebilirler:
Buradan Sfenks’in Khufu zamanından daha da eski bir anıt olduğu bilgisi çıkartılabilir.
Sfenks’in altında gizli odalar var mı?
Sfenks’in tüm eski betimlemeleri onu taş bir yapının üstüne çömelmiş halde göstermektedir ve Romalı tarihçi Pliny’in, Sfenks’in “Harmakhis adlı bir hükümdarın mezarını içerdiğini” bildiren yazıları vardır. Bununla Sfenks’in altında ya da içinde kadim hazineler veya büyülü nesneleri içeren gizli odaların olduğuna dair yöresel inançlar da birleşince on dokuzuncu yüzyılda kazılar yapan Auguste Mariette gibi araştırmacılar, Sfenks’in içinde ya da altında gizli bir odanın bulunduğuna dair genel bir kanıyı paylaşmıştır.
Büyük Piramid ile özdeşleşmiş ve görevden ayrıldıktan sonra da Albay Vyse’yi sahtekârlıkla suçlamış olan Caviglia, Sfenks bölgesinde gizli bir oda aramış, bulamayınca da Büyük Piramide yönelmiştir. Vyse ile birlikte çalışan bir diğer kişi olan Perring’te bir girişimde bulunmuş, Sfenks’in arkasında zorla derin bir delik açmıştır.
Şu ana kadar bulunamamış olmasına rağmen en eski yazıtlar, gerçekten de Sfenks’in altında, belki de anıtın pençeleri altında, gizli bir girişten geçerek ulaşılabilen bir değil iki gizli odanın mevcut olduğunu öneriyor gibidir. Dahası, On Sekizinci Hanedanlıktan kalma bir ilahi, Sfenks’in altındaki iki “in”in onun bir iletişim merkezi olarak kullanılmasını sağladığından söz eder!
Sfenks’in yönündeki ilginç ayrıntı
Sfenks, kesinlikle Otuzuncu Paralel boyunca doğuya doğru bakmaktadır. Sfenks’in baktığı bu paralel üzerinde özel olarak bilinen şehirlerden bazıları şunlardır: Mısır’ın Heliopolis şehri, Sümer’in Eridu ve Ur kentleri, Bisutun yazıtlarının yer aldığı Pers şehri Persepolis, İndus Uygarlığının Harappa şehri, Tibet’in kutsal şehri Lhasa ve ABD’nin uzay üssünün bulunduğu Houston şehri.
Peki, Sfenks eğer firavunlara ait değilse kime aittir?
Suretindeki yüz kimindir?
Ne zaman kim tarafından yaptırılmıştır?
Bilim henüz bu soruların cevabını verememiş olsa da kadim astronotlar teorisine inanan bizler için kadim yazılara bakmak yeterli olacaktır.
Sfenks’i “Kutsal Rehber” diye adlandıran bir Roma yazıtı şöyle der:
“Senin o müşkül biçimin Ölümsüz Tanrıların eseridir.”
Bir Grek övgü şiiri ise şöyledir:
“Senin o zorlu biçimin
İşte Ölümsüz Tanrılarca biçimlenmiş…
Seni Piramitlere komşu olasın diye koymuşlar…
Düşmanlara meydan okuyan göksel bir hükümdar…
Mısır Diyarının Kutsal Rehberi.”
Envanter Stelası’nda ise Khufu, Sfenks’ten “Ebediyetin Bekçisi bakışıyla Rüzgarlara kılavuzluk eden,” diye bahseder. Bu, açıkça yazdığına göre, bir tanrının suretidir:
“Tanrının bu şekli ebediyete dek var olacak; Yüzü hep Doğu’ya dönük olacak.”
Bu ve benzeri yazılardan anlaşılacağı üzere Sfenks konusundaki bilinmeyen değişken “Tanrılar” olarak belirtilen ama bizce bu günlerde keşfedilmeyi bekleyen güneş sisteminin en dış gezegeni Planet X’ten gelen uzaylı atalarımızdır. Yani Sümer’deki adıyla “Anunnakiler”dir. Bu “değişken” bir gün kabul edildiğinde yukarıdaki soruların hepsi cevaplanmış olacaktır.
Son olarak Amon Ra: Uzaylı Bir Prensin Yaşam Öyküsü kitabımdan alıntı yaparak konuyu bağlayayım:
“Anu, piramitleri “Ekur” olarak adlandırdı. Enki, Thot’u onurlandırmak için piramitlerin yanı başına, yönü 30. paralel boyunca doğuya bakan, yüzü Thot’a benzeyen bir aslan sfenksi dikmeyi önerdi. Böylece, gelecek nesiller, piramitlerin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığını unutmayacaktı. Ninmah, piramitlerden sorumlu kişi olarak görevlendirildi.
Thot kısam zamanda kaya yatağını kesip, içini oyarak, başı Sina Yarımadası’ndaki uzay limanına dönük sfenksi biçimlendirdi. Sonra da kendi suretini aslan sfenksin yüzüne kazıttı. Artık bu sfenksin verdiği mesaj çok açıktı: Piramitler presesyondaki Aslan Çağı’nın başlarında yapılmış olup, yapımından sorumlu kişi, aslanın yüzündeki kişiydi; Thot.
Daha detaylı bilgi isteyenler Mısır Piramitleri ve Gerçekler videolarımı izleyebilir:
Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.