Hiç düşündünüz mü, Şubat ayı size neyi anımsatıyor? Sizin için ne ifade ediyor?
Soğuk kış günleri, battaniye altında izlenen romantik komedileri, porselen bir fincandaki tarçınlı salebi…Ya da sevgililer gününe dair beklentileri… Şubat ayı size hangi şarkıyı söylüyor?
Sevgiyi mi, yoksa muhteşem planlanmış sürprizler eşliğinde alacağınız hediyeleri mi? Tıpkı Aralık ayının yepyeni bir yılı, Mayıs ayının baharı anımsattığı gibi Şubat ayı da birçoğumuza aşkı ve sevgiyi anımsatır.
Şubat ayının bizdeki adı ‘Sevgililer Günü’dür çünkü. Bununla birlikte sanki bir şeylerde yanlış ya da farklı algılanmış gibi görünüyor. Haydi o zaman sevgiyi birlikte anımsayalım. Bildiğimiz gibi bir seneye eşit olarak yayılan özel ve sevgiyi yoğun hissedeceğimiz günlerimiz vardır.
Doğum günlerimiz, Anneler Günü’müz, Babalar Günümüz, Sevgililer Günümüz ve daha birçok özel günlerimiz. Belki de bitmek bilmeyen hazırlık ve strese dönüşen günler.
Öyle ki hayaller, beklentiler derken çıta böylece yükselir gider. Bir bakarız ki Ayşe’nin kocası bilmem kaç karatlık tek taş yüzük takarken, Fatma’nın kocası katledilmiş zavallı bir canlının kürkünü giydiriyor karısına. Oysa karşımızdaki kişiye onu sevdiğimizi, değer verdiğimizi anımsatmak değil midir amacımız?
Bu durum gün geçtikçe nerede o masum değerlerimiz, çocuksu mutluluklarımız demekteyiz. Peki, hatırlıyor ve özlüyor musunuz o masum değerlerimizi!
Çok önemsediğimiz ve değer verdiğimiz özel günlerimizin yarış haline dönüşmesi ve kapitalizmin çıkarlarına alet edilmesi eminim birçoğumuzun yüreğini sızlatıyordur. Bahçeden topladığımız bir avuç çiçekle annelerimize koştuğumuz ve o gözlerindeki ışıltıyı görmeyi arzuladığımız günler gibi. Şimdiler de ise haftalar öncesinden başlanılan ve bilinçaltımızı etkilemeye yönelik yazılı, görsel reklam çalışmaları dikkatimizi çekiyor.
Kitleleri etkilemeye çalışan bu yoğun çalışmalar ile toplum olarak boğuluyoruz. Her yıl yaşanılan bu reklam kirliliği bizleri sürekli alışveriş kaosuna sokması dışında, alma zorunluluğu hissedildiği için alınan ve bazen ihtiyaç dışı haline gelen hediye yığınlarının bütçelerimize ve ekonomimize zarar verdiğini de unutmamalıyız. Oysa yapmamız gereken sadece, sıcacık ve sevgi dolu anımsamalardı.
O özel günlerde sevdiklerimizle geçireceğimiz mutlu anlar hiç bir pahalı hediye ile ölçülmemeli, aynı kefeye konmamalı. Çünkü sevgimizin masumiyeti kadar değerli bir hediye olamaz. Lütfen hatırlayalım! Bizler ne yaşar ve yaşatırsak bizden sonraki nesiller de aynı bilinçle gelişir
Sultan OĞUZ