Dün Saraçoğlu’nda oynanan Fenerbahçe – Akhisar maçı ile ilgili o kadar çok yazılabilecek şey var ki satırlara sığmaz. Türk Dil Kurumu’na ‘’hayal kırıklığı nedir?’’ diye soran olursa, Fenerbahçe taraftarının şu Salı sabahında yaşadığı yüz ifadesini gösterip, hayal kırıklığının fiziksel karşılığının ne olduğuna dair örnek sunabilir. Bu hayal kırıklığı öyle bir hayal kırıklığı ki, yıllardır spor programı izlemeyen ben koltuktan kalkmakta zorlandığım için 1 saat kadar Şansal Büyüka ve Mustafa Denizli gibi antikalara maruz kaldım. Sırf bu yüzden bile takımıma kızsam yeridir.
Geçen hafta Antep maçını deplasman tribününde izlemiştim. Antep’in güzel mutfağını yerinde tatma fırsatının yanında, Fenerbahçe’de iki senedir ilk defa 5 gollü bir galibiyet alınca doğal olarak şampiyonluk havasına girdim mutluluktan. Lakin, takımın hocasının İsmail Kartal, forvet hattının Emenike, Sow ve Webo 3’lüsü olduğunu es geçmişim. Sağ olsunlar 1 hafta gibi kısa bir süre zarfında varlıklarını hatırlatıp, kısa süreli sevinç ve inancıma kan doğradılar.
Öncelikle Emenike’nin dün ilk yarıda ortaya koyduğu performansa anlam vermek mümkün değil. Nijeryalı ‘Milli’ forvet oyuncusunun oyun ile alakasız ve bir türlü konsantre olmayı beceremeyen kafa yapısına teknik heyet ya da yönetim kurulu bir şey yapmayı düşünmüyor mu? Tribündeki ve ekrandaki taraftar bu laubali oyuncuya daha ne kadar tahmin etmek zorunda? Yarın öbür gün yuhalandığı zaman taraftar mı suçludur yoksa haketmediği halde formayı Emenike’ye veren mi? Bakın beyler/hanımlar; Fenerbahçe hak edenin forma giymesi gereken bir kulüptür, bonservisi düşmesin diye yetenek özürlü, topu 60 santimetreden kaleye yollayamayan kazma forvet oyuncularının değil. Çok değil, Emenike birkaç maç daha bu vasat performansına devam ederse ikinci bir Mateja Kezman vakası yaşanır, ‘’Are you player? Are you good player?’’ diyen manyağın biri iki tane patlatır.
Yönetim kurulundan ricamdır. Twitter’da Direkt Mesaj attığını zannederken kız arkadaşının memelerinin fotoğrafını genele tweet atan, kısa paçalı sarı pantolonunun kestirdiği sarı kumaşından evine yastık yapan (Emre arkadaşımı bu gözlemi için tebrik ederim) adamı artık bize izlettirmeyin. Biz bu zulmü hak etmiyoruz. Hazır forvet hattına değinmişken, Sow ve Webo’nun da Emenike’den aşağı kalır yanı olmadığını söyleyelim. Sow sevimli hayalet Casper gibi ara sıra kayboluyor. Lakin, bir sorun var. Kendisi sevimli de değil, düz hayalet. Webo ise daha geçen sene taraftarlar için Spartacus’un sevilen karakteri Doctore gibiydi. Şimdi ise 5 dakikada bastonlu dedeler gibi oturma organından soluk almakta. Bu tarz oyuncular yakışmıyor koskoca Fenerbahçe hücum hattına.
İsmail Kartal’ın çıkardığı kadro doğru bir kadroydu. Eleştirilecek tarafı yok, ancak çıkardığı kadro ne kadar doğruysa yaptığı değişikliklere anlam vermek mümkün değil. Kendi sahasında çok düşük bütçeli bir takımla oynayan büyük bir takımın hocası maç berabere devam ediyorken, gol lazımken, oyuna Selçuk Şahin gibi tamamen oyunu tutmaya yönelik bir oyuncuyu alıyorsa ciddi sıkıntılıdır. Selçuk Şahin hücum anlamında takıma hemen hemen hiçbir şey katamayacakken, kulübede Diego gibi yaratıcı, şut çekebilen, asist yapabilen bir adam varken Selçuk’u 60 da oyuna sokup, Diego’yu son 8 dakikada oyuna almak çılgınlıktır. Buradan Arap İsmail hocama Murat Kekilli den ‘’Seni Çılgın Hadi Oradan’’ isimli güzide eseri yollamak istiyorum.
Roberto Carlos ise İsmail Kartal’ın aksine dersine çok iyi çalışmış. Öne geçtikten sonra oyunu tutmaya çalıştı ve bunu çoğu Anadolu takımı gibi zaman geçirip, seyir zevkini baltalayan şekilde yapmadı. Kapanması gerektiği gibi kapandı, çok sağlam savunma yaptırdı. Akhisar gibi düşük bütçeli ve zayıf bir takım deplasmanda bu kadar motive olmuş, tüm enerjisini ve konsantrasyonunu kullanıyorsa bu teknik direktörlerinin oyuncularına maçı kazanabileceklerine inandırabilmesi yüzündendir. 65’inci dakikadan sonra Fenerbahçe’nin deli danalar gibi hücuma çıkıp orta saha kontrolünü unutacağını bilen Roberto Carlos LuaLua ve Vaz Te ikilisini oyuna alarak aradığı golü elbette bulacaktı. İsmail Kartal bunu görüp takımı uyaramadı ve çok kritik 1 puandan oldu. Bu 1 puanı çok arayacağız.
Yazıyı sonlandırmadan evvel bir çift laf da maçın hakemi Özgür Yankaya’ya söylemek isterim. Özgür Yankaya bana göre pozisyon anlamında fena maç yönetmedi. Çaldığı düdükler her iki takım için de doğruydu. Lakin, bir deplasman hakeminin bu sezon içerisinde deplasman takımını ilk defa bu kadar kolladığına şahit oldum. Akhisarlı Douglas’ın en az 4 tane sarı kartlık pozisyonu varken oyuncuyu atmaması skandaldır. Ayrıca Fenerbahçe’nin net gole gittiği pozisyonda oyunu kesip, avantaj oynatmaması ayrı bir skandaldır. Hadi avantajı kestin, o pozisyonda faulü yapan oyuncuya sarı kart verip ikinci sarı karttan oyundan atman gerekirken atmaman da üçüncü skandaldır. Özgür Yankaya dün art niyetli bir maç yönetmemiş olabilir ama deplasman takımını fazlasıyla koruduğu da bir gerçektir.
Sonuç olarak Fenerbahçe gibi büyük bir takım, sponsoru köfteci olan bir takımı 2 maçta da yenemiyor, 33 maçlık iç sahada yenilmeme serisini de bu takıma karşı sonlandırıyorsa, bu takımı yönetenlerin oturup bazı şeyleri sorgulaması lazım. Ben kendilerine yardımcı olmak adına hemen birkaç soru sorayım:
1) Bu takımın yaş ortalaması neden Avrupa’nın en yaşlı ikinci takımı? Bununla ilgili ne yapmayı düşünüyorsunuz?
2) Bu takımın forvet hattı kale ağzından gol atamıyor. Cebindeki son kuruşu bile Fenerbahçe için harcayan adamlara bu eziyeti ne kadar çektirmeyi düşünüyorsunuz?
3) İsmail Kartal ile ciddi ciddi Şampiyonlar Ligi’ne gitmek gibi bir fanteziniz mi var? Siz çılgın mısınız?
4) Şampiyonluğa oynayan bir takımın en çok ihtiyacı olan şey tribün desteğiyken, gereksiz bir inat uğruna kale arkası tribününe bilet satmamayı hakikaten mantıklı bir strateji olarak mı görüyorsunuz? Fenerbahçe sahasında 15.000 kişiye oynayacak takım mıdır?
5) Emenike’ye her daim sahip çıkan İsmail Kartal ve Yönetim Kurulu neden ‘’DembaBa’yı biz alacaktık ama vazgeçtik, sonra Fikret’i aradım dedim Fikret biz ilgilenmiyoruz DembaBa’yı siz alın’’ demecini çok övünecek bir şeymiş gibi anlatır. Alkış bekliyor musunuz?
İyi haftalar dilerim.
@josephintavugu