Tek şarkılık gruplar vardır. ‘’Rocky’nin müziği’’ olarak bildiğimiz ‘’The Final Countdown’’ da tek şarkılık grupların örneklerinden olan ‘’Europe’’ grubunun dünyaya miras bıraktığı, eskimeyen bir şarkı. Fenerbahçe inanmış, kenetlenmiş, çok fazla hak ettiği 19. şampiyonluğu için tezkere bekleyen asker gibi günleri sayıyor artık. Tıpkı şarkıdaki gibi. Bu arada şarkıyı dinlemek isteyenler için haşmetli hükümetimizin yasakladığı YouTube linkini de vereyim:
http://www.youtube.com/watch?v=9jK-NcRmVcw
Benim gibi futbol analizi yapmayı, rekabeti , adrenalinin damarlardan akışını seven insanlar için bu saatten sonra Türkiye Süper Ligi için yazı yazmak çok zor iş. Futbolcular ve teknik heyetler nasıl rehavete giriyorsa, biz sporla ilgi yazmayı sevenlerde aynı rehavete giriyoruz, motivasyonumuz kayboluyor. Ligde kalmış 8 maç, puan farkı 13. Bu da demek oluyor ki Fenerbahçe’nin 3 mağlubiyet ve 1 beraberlik kredisi var. İş bitmiş. Dolayısıyla bu hafta yazımda Fenerbahçe ve diğer büyük takımlarımızın maçlarını değerlendirmek yerine Fenerbahçe ve Galatasaray arasında oynanacak derbiyi değerlendirmek istedim.
Pazar günü oynanacak olan müsabaka Galatasaray için sezonu kurtarmak adına çok önemli. 55.000 sarı-kırmızı formalı taraftar önünde büyük hayal kırıklıklarının yaşandığı bu sezonda bir de Türk Telekom Arena’da Fenerbahçe’ye mağlup olunursa ne Mancini kalır, ne yönetim. Yazılarımı takip edenler zaten 3 ayda Ünal Aysal yönetiminin yanlışları yüzünden Galatasaray’ın bu hallere düşeceğini söylediğimi bilirler. ‘’Ben her şeyin en iyisini bilirim’’ düşüncesini benimsemiş şahıslar egoları yüzünden işleyen tekere çomak sokarlar ve kaçınılmaz son olan başarısızlıkla er ya da geç yüzleşirler. Henüz Salı günü kulübe UEFA’dan gelen yazı ve Mancini’nin avukatının kulübü icraya vermesi gibi faktörler varken takımın üstünde Ünal Aysal sayesinde ciddi ciddi kara bulutlar dolaşıyor. Böyle bir şeyin olabileceğine 1 sene evvel hangimiz ihtimal verebilirdi ki?
Bu maç için Galatasaray’ın hangi taktikle çıkacağını kestiremiyorum. Sene sonu gitmeyi kafasına koyan Drogba bu maçta yine ‘’sakatım’’ der mi? Bence diyebilir. Selçuk – Melo – Sneijder muhtemelen orta göbeği oluşturacaktır. Fakat Mancini çok büyük ihtimalle Emenike ve Sow’dan çekindiği için Felipe Melo’yu savunma çizgisine yakın oynatacaktır. İşte bu noktada olay tamamen Fenerbahçe orta saha oyuncularının gününde olup olmadıklarına ve maça ne kadar motive olabildiklerine kayar. Felipe Melo’nun hücum hattını besleyemediği bir Galatasaray tamamen bir Anadolu takımı görüntüsüne bürünüyor. Sneijder’in oyundan düşmesi ve Selçuk İnan’ın formsuzluğu da eklenince Fenerbahçe’nin orta sahada oyunu dikte etmesini bekliyorum. Bu da zaten maçı Fenerbahçe’ye getirecek faktör olur.
Galatasaray açısından bir diğer sıkıntı Semih Kaya ve Chedjou ikilisi olacak. Her iki oyuncu da yavaş isimler ve son haftalarda fiziken kuvvetlenip, Hussain Bolt gibi sprint atabilen Emenike ile başa çıkabilecek seviyede görünmüyor. Felipe Melo’ya acıyorum. Adam hem forvete, hem orta sahaya, hem defansa koşturmak zorunda kalıyor. Karakter olarak sevmediğim bir oyuncu olmasına rağmen bu seneki performansını ayakta alkışlıyorum ve hatta sezonun MVP (most valuable player- en değerli oyuncu) su olması gerektiğine inanıyorum.
Tahminime gelecek olursak Ersun Yanal oyunu kontrol edip, Meireles ve Mehmet Topal’ın uzun ara toplarıyla skora gitmeye çalışacaktır. Kendisinin yerinde olsam Salih Uçan’ı bu maç için kenara alır, daha kuvvetli ve önde pres yapabilecek olan Alper Potuk’u sakatlığı olmadığı takdirde ilk 11’e yazardım. Salih Uçan için fazla sert bir maç olacaktır. Bunun dışında kadroda bir değişiklik yapmasına gerek yok.
Fenerbahçe şampiyon oldu fakat şimdi bu şampiyonluğu taçlandırmak ve her türlü muhalefeti susturmak için Galatasaray karşısında galip gelmesi lazım. Bunu yapabilecek güçleri olan Sarı – Lacivertli oyuncular geçen hafta ‘Bakarsınız Fenerbahçe’ye 4 gol atarız’ diyen Mancini’ye cevap vermek isteyeceklerdir. Bence başaracaklar. Bekleyip göreceğiz.
Süleyman BERK