Din kitaplarının sözünü ettiği Nuh tufanı ilk olarak Sümer tabletlerinde kaydolmuştur. Sümer tabletlerinde yazdığına göre, tanrı Enlil insanları yeryüzünden silip tümüyle yok etmeye karar verir. Bunu duyan tanrı Ea’nın gönlü tüm insanların ölmelerine razı olmaz ve tufanın olacağını bir duvar ardından kral Ziusudra’ya bildirir. Akkad dilinde yazılan tufan olayında Ziusudra’nın adı Utnapiştim’dir. Bunun üzerine Ziusudra bir gemi yapar ve 7 gün 7 gece süren tufandan kurtulur.
Akkad kralı Asurbanipal zamanında Sümerlerin 11 tablet içeren tufan olayı 12 tablette “Gılgamış destanı” olarak anlatılır. Gılgamış adı Babil ve Akkad dilinde olup, asıl ad Sümer dilinde Bılgamış’tır. “Kök Dil Arayışı” başlıklı yazımda Sümerce ile Türkçe arasında yakın ilişkilerin olduğunu ve Sümercenin bir Altay dili olduğunu söyledim. Şu halde aslı Bılgamış olan Gılgamış adının anlamını Türkçe “Bilgeleşmiş” şeklinde yorumlamak yanlış olmaz sanırım. Akkad destanında tufandan 500 sene sonra yaşamış olan Uruk şehrinin kralı Gılgamış / Bılgamış’ın maceraları anlatılır. Tufandan sağ olarak kurtulmuş olan ve ölümsüzlük otu sayesinde hayatta kalmaya devam eden Ziusudra / Utnapiştim’in Nimuş şehrinde yaşadığını öğrenen Bılgamış, onu bulmak ve ölümsüzlük otunu ele geçirmek için yola çıkar. Destanda Bılgamış’ın yaşadığı maceralar ayrıntılı olarak anlatılır. Destanın yazıldığı 11ci tablette Utnapiştim Bılgamış’a büyük tufandan söz eder ve suların tanrısı Ea’nın kendisine bir gemi yapmasını emrettiğini söyler.
Tufanın gerçekten olmuş olduğunu kanıtlamak isteyen İngiliz kazıbilimci Leonard Woolley (1880 – 1960) Ur şehrinde yaptığı kazılarda M.Ö. 3100 yıllarında büyük bir sel felaketinin gerçekleştiğini saptamıştır. Bu sel felaketinden yaklaşık 350 yıl sonra (M.Ö. 2750’de) Kiş şehrinde ikinci bir tufanın gerçekleştiğini gösteren izlere rastlanmıştır. Fırat nehrinin yakınında bulunan Sümer şehirlerinin, nehrin taşması ve belki de aynı zamanda yağan güçlü yağmurların etkisiyle, belli aralıklarda sel felaketine maruz kaldıklarını anlıyoruz.
Tufan olayı Tevrat’ta da anlatılır. Tekvin (yaratılış) bölümünde insanları büyük bir tufan oluşturarak cezalandırmak isteyen tanrı YHWH’dan söz edilir. Bu tanrı “İnsanları ve hayvanları yeryüzünden sileceğim, çünkü onları yarattığıma pişmanım” der. Fakat bu olayın olacağını kutsal Gofer ağacı Nuh’a söyler ve ona bir gemi yapıp her hayvandan bir erkek ile bir dişiyi gemisine almasını ister.
İncil’de Nuh’a tufanın olacağını bildiren bir ağaç değil, Rab’dır. Aynı olay Kur’an’da da anlatılır. Hz. Nuh insanların Allah’ın emirlerine uymadıklarını ve büyük bir sel felaketinin geleceğini bildirir. Onu dinleyenler gemiye binip kurtulurken, binmeyenler büyük tufan geldiğinden yok olurlar.
Azeri yazar Kâmil Veliev “Elin Yaddaşı, Dilin Yaddaşı” adlı eserinde tufandan söz eder ve Türklerin inancına göre tufanın kopacağını Gök Tüylü Teke yedi kardeşe haber verir. Bunlardan en büyüğü Erlik, diğeri ise Ülgen idi. 7 kardeş birlikte bir gemi yaparlar ve her hayvandan bir çift alıp tufandan kurtulurlar.