Dünyanın en köklü milletlerinden olan Türkler, gerek devlet yönetme biçimleri gerek de sosyal ve kültürel anlamda Dünya tarihine yön verecek büyük atılımlar içerisinde olmuştur. Kültürün maddi unsurlarından olan yapı taşları Türk kültür ve medeniyetinin tarihsel serüvenlerini günümüze taşımışlardır.
Köklü Türk tarihinde dünyaya yön veren pek çok lider bulmak mümkündür.Bu liderleri yaptığı işlerle anıtlaştırmak için kurgan denilen Türklere özgü mezarlar mevcut olmuştur. Kurganlarda liderin hayat hikâyelerini bulmak mümkündür. Bir liderin hayatta en çok değer verdiği eşyaları, yaptığı savaşları simgeleyen yapıtları ve milletine verdiği mesajları kurganlarda bulmak mümkündür. Bu nedenle de Türklerin ölümsüz lideri Atatürk’ün kabri kurgan mantığına göre inşa edilmiştir.
Anıtkabir’in bir tepede yapılması, kişisel eşyalarının olduğu müze, balbal nitelikli kolonatlar, ağaç tabut, tabutlu defin, bayrak direği, at, kartal ve kılıç figürlü kabartmalar, mezar odası ile irtibatlı merdiven, mezar odasındaki kırmızı mezar taşı gibi somut sembolik uygulamalar Anıtkabir’in kurgan olduğunu göstermektedir.
Araştırmacı yazar Seyit Ali ERGEÇ ve mimar oğlu Taha Sergen ERGEÇ’in kaleme aldığı Anıtkabir’in Şifresi kitabı, Anıtkabirle ilgili yazılan en derli toplu bir kitap niteliğindedir. Bu eseri diğerlerinden farklı kılan şey, ilk defa bu eserde Anıtkabir’in antik dönemlerle güçlü bağlarının kurulmasıdır. Pek çok antik dönem eserinde olduğu gibi Anıtkabir’deki gizemli mesajlar binlerce yıl sonrasına ışık tutacak niteliktedir.
Atatürk’ün Maya medeniyetine özel önem verdiği herkesçe bilinen bir gerçektir. Anıtkabir’in yapımında bazı sayılara sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu sayılar Maya medeniyetinin geliştirdiği uzay ve takvimle ilişkili olan 29.5, 52, 63, 72, 104, 144, 3744 ve 1366560 gibi sayılardır. Ayrıca büyük çoğunluğu Selçuklu yapılarda görülen gülbezekler, sekiz terkli kabara, kuş evleri, taş oluklar, mukarnas çatı saçakları, halı vekilim motifleri, kemer bağlantıları, mozaik alınlıkları, tonozlar, galeriler, kule çatılarındaki mızrak ucu, 12 meşale, iki katlı ve sekiz köşeli kabir odası, revaklar ve avlu tipi tören alanı gibi unsurlara Anıtkabir’de rastlamak mümkündür.
Anıtkabir her yönüyle Atatürk’ün izlerinin simgeleştiği bir yapıt haline gelmiştir. Bir insan hayatının resmedildiği bu derece büyük ve güzel yapıya başka bir yerde rastlamak mümkün değildir. Türk tarihinin binlerce yıllık evrimini Atatürk kişiliğinde harmanlayarak, geçmişle geleceğin bağlantısını Anıtkabir’de bulabilirsiniz.
Osmanlı devletinin en çok eleştirilen yönlerinden birisi, Türklerin azınlıklar kadar başarılı eserler veremediğidir. Osmanlının en başarılı mimarı bile devşirmedir. Bu konu dile getirildiğinde Osmanlı savunucuları, Türklerin yerleşik hayata geçmediği ve bu nedenle de mimarinin Türker’de gelişemediğini dile getirirler. Hâlbuki Cumhuriyet’le beraber Türklere her alanda fırsat verilmiştir. Azınlıkların Türkler üzerindeki baskısı ve ezici üstünlüğü Cumhuriyet’le ortadan kalkınca Türkler de Anıtkabir gibi muhteşem bir eser ortaya çıkarmıştır. Günümüzün moda tabiriyle Anıtkabir tamamen yerli ve millî bir eserdir. Bu eserin ortaya çıkarılmasında, mimar Emin ONAT, mimar Orhan ARDA, heykeltıraş Hüseyin Özkan ANKA, heykeltıraş Zühtü MÜRÜDOĞLU, heykeltıraş İlhan KOMAN, heykeltıraş Nusret SUMAN, heykeltıraş Kenan Ali YONTUNÇ, heykeltıraş Hakkı ATAMUTLU, hattat Emin BARIN, sahne tasarımcısı Tarık LEVENDĞLU, inşaat mühendisi Sabiha Rıfat GÜRYAMAN, müze koordinatörü Mehmet ÖZEL, ressam Turan EROL, ressam Aydın ERKMEN gibi pek çokdeğerli sanatçımız görev almıştır. Anıtkabir’in mimarisi Atatürk’ü en iyi tanıyanlardan Afet İNAN’ın belirlediği esaslara göre şekillenmiştir. Anıtkabir’de bulanan tarihi derinlik Afet İNAN’ın büyük bir tarihçi olduğunu kanıtlamaktadır. Kitabın yazarlarından ve aynı zamanda da mimar olan Taha Sergen ERGEÇ, Anıtkabir’in baş mimarı Emin ONAT’ın en büyük hayranlarından biridir. Kendisine mimarlık hayatında başarılar dileriz.
Anıtkabir’in planı ve yapıldığı yer tamamen Türk tarihinde önemli yeri olan kurgan mantığına göre belirlenmiştir. Anıtkabir’in bulunduğu yer olan Rasattepe eski bir Frig yerleşkesidir. Anıttepe’nin yükseltisi 907 metredir. Atatürk’ün kabrinin bulunduğu yer ise 905 metredir. Yani Atatürk’ün ölüm saati olan 9:05 ile 905 metre arasında bir bağ kurabiliriz.
Anıtkabir’e Aslanlı Yol denilen doğu yönünden girilmektedir. Yürüyüş yolunda asimetrik döşenmiş, döşeme aralıkları 5 santimetre olan taş döşeme yapılmıştır. Bu uygulama ziyaretçiyi başı önde yürümeye zorunlu kılmaktadır. Aslanlı Yol’a yüksekliği 4 metre olan 26 basamaklı bir merdiven ile çıkılmaktadır. 26 sayısı sembolik olarak 26 Ağustos’taki Büyük Taarruza ithaf edilmiştir. 26 basamaklı merdiven 14 ve 12 basamak şeklinde bir sahanlıkla iki bölüme ayrılmıştır. Merdivenlerden sonraki 5 basamak ise 26 Ağustostan 5 gün sonra Yunan ordusunun bozguna uğradığını simgeler. Bir de merdiven yüksekliği 4 metre ile 26 basamak sayısını çarptığımızda 104 sayısı karşımıza çıkmaktadır. 104 sayısı Maya takviminde sık geçen bir sayı olup bir asrı ifade etmektedir.
Aslanlı Yol’da aslanlar arasındaki mesafe 28.60 metredir. Bu bölümün alanı ise 366 metrekaredir. Bu sayı da güneş takviminde yaşadığımız dört yılda meydana gelen bir artık yıl olan sayıdır. Aslanlı Yol’da 12 sağda, 12 de solda olmak üzere toplam 24 aslan heykeli vardır. Bu 24 heykel 24 Oğuz boyunu temsil etmektedir.
Aslanlı Yol bitiminde Tören Meydanı’na ulaşılmaktadır. Tören meydanı, TBMM ve Ankara Kalesi’nin kesiştiği aks üzerindedir. TBMM Genel kurul binasının Mozoleye uzaklığı 1920 metredir. 1920 aynı zamanda TBMM’nin kuruluş tarihidir. Mozolenin konumu mükemmel seçilmiştir. Anıtkabir inşaatının temel atma töreni 1944 yılında yapılmıştır. Bu nedenle mozolenin büyük sütunlarının yüksekliği 19,44 metre olarak belirlenmiştir. Atatürk’ün boyu 1.73 metredir. Bu sayıyı 19,44 ile çarptığımızda bize 33 metre yükseklikte olan bayrak direğinin yüksekliğini vermektedir.
Tören alanında mozoleye 42 basamaklı merdivenden çıkılmaktadır. Atatürk 42 yaşında Cumhuriyeti ilan etmiştir. 42 sayısını bir Maya asrı olan 104 ile çarptığımızda tören meydanındaki 373 kilim desenli alanın ölçüsü olan 4368 sayısını vermektedir. Bayrak direğinin yükseltisini Atatürk’ün boyunun yüksekliğine böldüğümüzde 19,38 sayısı çıkmaktadır. Bu sayı Atatürk’ün ölüm tarihi olan 1938’i göstermektedir.
Anıtkabir’de Orhun abidelerinin izlerini de görmek mümkündür. Anıtkabir’in dış cephesinde Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve Onuncu Yıl Nutku’nun bulunması Orhun yazıtlarından esinlenildiğini göstermektedir. Şeref salonu yer döşemlerinde, tavan ve iç kolon süslemelerinde çok sayıda ok, yay, yaba, koçbaşı, koçboynuzu, bukağı, bereket ve kurtağzı motifleri Hun ve Göktürk kurganlarındaki motiflerin aynısıdır.
Mozole kaide planının uzun kenarı 72 metre ve kısa kenarı 52 metredir. Böylece alanı 3744 metrekare ediyor. 3744 sayısı Maya takviminde 365 ile çarpılarak 1366560 sayısı elde edilmektedir. Maya takvimine göre bu Güneş kendi yörüngesi etrafında 3744 yılda ya da 1366560 günde dönmektedir.
Şeref salonu ölçüleri 32-60 metre ölçülerindedir. Böylece alanı 1920 metrekare etmektedir. Yani TBMM’nin kuruluş yılı elde edilmektedir. Anıt dış kolonat sayısı 40, köşe kolonat sayısı 4 ve giriş kolonat sayısı 4’dür. Bunların toplamı 48 eder. 48’in karesi alınırsa 2304 eder. Bu sayıyı 23-04 şeklinde okursak 23 Nisan’ı buluruz.
Araştırmacı yazar Seyit Ali ERGEÇ ve mimar oğlu Taha Sergen ERGEÇ’in kaleme aldığı Anıtkabir’in Şifresi kitabında Anıtkabirle ilgili burada belirtemediğim onlarca gizemi bulacaksınız. Akıcı, açık dili ile karmaşık konular bile kolay anlaşılır hale getirilmiştir. Kitapta Anıtkabir’le ilgili ilk defa göreceğiniz görsel bir şölenle karşılaşacaksınız. Ayrıca sayılar ve semboller çoğu yerde formüle edilerek daha akıcı bir anlatıma kavuşmuştur.
Anıtkabir’e defalarca giden biri olarak Anıtkabir’in şifresi kitabını okuduktan sonra oraya tekrar gitmem gerektiğini anladım. Tabi ki, yanımda Anıtkabir’in şifresi kitabı olmak kaydıyla…