Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin organize ettiği, Bakırköy Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı, Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen ”Türkiye’de Gazeteci Olmak…
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin organize ettiği, Bakırköy Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı, Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen ”Türkiye’de Gazeteci Olmak, Gazeteci Ölmek…” adlı etkinlikte birçok gazeteci ve sanatçı yer aldı. Gazeteci Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü tarih olan 24 Ocak’ta ölümlerden tutuklamalara, baskılardan tehditlere; gazetecilik mesleğinin sorunları ve zorlukları dile getirildi.
Yoğun katılımın olduğu programda konuklar şu isimlerden oluştu: Hıfzı Topuz (Gazeteci, Yazar), Metin Uca (Gazeteci), Emre Kınay (Sanatçı, Oyuncu), Bülent Kerimoğlu (Bakırköy Belediye Başkanı), Turgay Olcayto (TGC Genel Başkanı), Uğur Güç (TGS Genel Başkanı), Şevki Karayel (Sanatçı, Piyanist), Fatih Polat (Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni), Nedim Şener (Posta Gazetesi Yazarı), Sibel Köklü (Yurt Gazetesi Editörü-Öldürülen gazeteci Nuh Köklü’nün eşi), Pakrat Estukyan (Agos Gazetesi Yazarı), Ahmet Abakay (Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı), Altan Öymen (Radikal Gazetesi Yazarı), Aydın Engin (Cumhuriyet Gazetesi Yazarı), Göksel Göksu (CNN Türk Muhabiri), Kadri Gürsel (Basın Enstitüsü Derneği Başkanı), Mihail Vasiliyadis (Apovyematini Gazetesi Sahibi)
Yasemin Arpa’nın (Gazeteci, Yazar) Onat Kutlar’ı, Hrant Dink’i, Metin Göktepe’yi, Uğur Mumcu’yu anmasıyla başlayan etkinlik; Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, tüm devrimciler ve öldürülen bütün gazeteciler için saygı duruşuyla devam eti. Saygı duruşundan sonra Piyanist Şevki Karayel’in dinletisi gerçekleşti.
Dinletinin ardından sahneye çıkan Emre Karayel, 1 Şubat 1979 öldürülen gazeteci Abdi İpekçi için Uğur Mumcu’nun yazdığı 3 Şubat 1979’da Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan yazısını okudu. Ardından yine Uğur Mumcu’nun tehditler almaya başladıktan sonra yazdığı ”Ben Atatürkçüyüm. Ben, cumhuriyetçiyim. Ben lâikim. Ben antiemperyalistim. Ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım. Ben insan hakları savunucusuyum. Ben, terörün karşısındayım. Ben; yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. O halde vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır.” cümlelerini ve Nazım Hikmet’in Dünyanın En Tuhaf Mahluku adlı şiirini okudu. Ahmet Taner Kışlalı’yı anmak için Kışlalı’nın da öldürülmeden önceki son yazısında kullandığı Soner Yalçın’ın sözlerini seslendirdi. Emre Kınay daha sonra salondaki misafirlerle beraber ”Yiğidim Aslanım” türküsünü söyledi.
Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun konuşmasından sonra Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto sahneye çıktı. Gazeteciliğin zorluklarına değinen Turgay Olcayto, Güneydoğu’da gazeteci olmanın daha zor olduğuna dikkat çekti.
Tüm konukların sahneye çıkmasıyla Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş’in moderatörlüğünde forum başladı. İlk konuşmayı Hıfzı Topuz yaptı. ”Gazeteci cinayetleri ve ceza evinde bulunan gazeteci sayısı bir ülkede demokrasinin ölçütüdür.” diyen Hıfzı Topuz, ”Bu sayıların yüksek olması ülkede demokrasinin ayaklar altına alındığının, gericiliğin göstergesidir.” diye devam etti. 1909’da öldürülen Hasan Fehmi’den günümüze kadar öldürülen tüm gazetecilere değinen Hıfzı Topuz bu davalardaki hukuksuzluklardan da bahsetti.
Ardından Radikal gazetesi yazarı Altan Öymen, basına müdahalenin en çok olduğu dönemde dahi mahkeme kararı beklendiğini hatırlatarak, “Şimdi cezasız infaz var.” dedi. Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi’nden ”Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet / Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten” dizesini okuyarak basın özgürlüğüne değindi. Uğur Mumcu’yla yaşadığı anılardan ve beraber yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Türkiye’nin bu yaşanan baskı ve zulümlerden en kısa zamanda kurtulacağını temenni ederek sözlerini bitirdi.
Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun dönem sözcüsü ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay da öldürülen
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve tutuklanan Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar’dan bahsetti. Gerçekleştirilen cinayetlerin ortak noktaları olarak öldürülen kişilerin iktidara muhalif olmalarını ve hiçbir cinayetin katilinin bulunamamasını dile getirdi. ”Polis, asker, siyasal sisteme karşı itiraz eden kişiler, eylem yapan siviller: Çocuklar öldürülüyor! Anneler babalar çocuklarını toprağa veriyor. Niye ki, savaş mı var? Evet var! Ülkede ne yazık ki zalim, acımasız iktidar bu koşulları yaratmış bulunmakta. Ve şimdi sırada akademisyenler var.” Dünyada diktatörlerin nasıl öldüğünü hatırlatıp, ”Diktatörlerin sonu hep böyle olur.” diyerek konuşmasını bitirdi.
Uğur Mumcu’nun yakın dostu olan Cumhuriyet gazetesi yazarı Aydın Engin, Uğur Mumcu’yla yaşadığı anıları anlattı. ”Neden Uğur?” diye kendi sorduğu soruya, ”Bu sorunun cevabını ben mesleğimizde buluyorum, habercilikte. Gerçeğin, kapalı kapılar ardında dönen dolapların günışığına çıkarılmasında… Halkın haber alma ihtiyacını değil haber alma hakkını savunmada…” diyerek cevap verdi.
Evrensel gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Polat, aynı gazetede çalışan öldürülen gazeteci Metin Göktepe’den bahsetti.
Basın Enstitüsü Derneği Başkanı Kadri Gürsel, gazeteciliğin inceliklerine değinerek Uğur Mumcu’yla ilgili görüşlerini paylaştı.
Metin Uca, gazetecilere açılan davalardan bahsederek ”Uzun boylu, sevgi dolu insan geldiği andan itibaren bütün kavramları silindir gibi ezmeye başladı.” dedi.
Apovyematini Gazetesi sahibi Mihail Vasiliyadis de Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi’nden ”Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten / Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten.” beyitini okuyarak konuşmasına başladı.
”Gazeteci olmak ‘zor’ değil ama ‘gazeteci’ olarak ölmek herkesin harcı değil.” dedi.
Nedim Şener ise ”Gazeteci olmak nedir?” sorusu üzerinden konuşmasına başladı. Ve Uğur Mumcu’nun öldürüymesiyle ilgili görüşlerini paylaştı. Ve diğer tüm cinayetlerde olan devletin sorumsuzluğuna ve tedbirsizliğine, hukuksuzluğa, belgelerin kaybolmasına değindi.
Agos Gazetesi yazarı Pakrat Estukyan Hrant Dink ve Uğur Mumcu’dan, Güneydoğu’da yaşanan ölümlerden bahsetti. Ve ”Öldürülen gazeteciler anlamında utanç içerisindeyiz.” dedi.
Yurt gazetesi editörü, öldürülen gazeteci Nuh Köklü’nün eşi Sibel Köklü; Nuh Köklü’nün hayatından bahsederek ”Nuh Köklü cinayeti politik bir cinayettir. O dönemin siyasi iklimi aslında bugünkü iklim. Gelişerek, şiddetlenerek devam eden iklim neydi. ‘Benim esnafım polistir, yeri geldiğinde askerdir, Alperendir’ zihniyeti toplumu kutuplaştırdı ve toplum ikiye bölündü. Saflar oluştu. Nuh da öldürüldüğü gün İç Güvenlik Tasarısı’yla ilgili bir protesto eylemine katılmıştı. Oradan dönüyordu. O uğursuz dükkanın önünden geçti ve böyle bir olaya maruz kaldı.” dedi. “Nuh gazeteci olarak öldü. Ama işsiz bir gazeteci olarak öldü. Son 7-8 ayını işsiz olarak geçirdi, iş arıyordu. Öldüğünde de cebinden sadece 6 lira çıktı.” diyerek konuşmasını bitirdi.
Son konuşmacı olarak Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Uğur Güç, ”Öldürülen gazeteciler fikir ve ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü savundukları için öldürüldü. Halkın haber alma hakkına sahip çıktıkları için öldürüldüler.” dedi.
Konuşmaların ardından Piyanist Şevki Karayel’in dinletisiyle etkinlik bitti.
http://www.bakirkoygazete.com/
Foto-Haber: Dilek Sarıgül